Tahtakuruları
anlamı olmamıştı hiç, düşünüyordum!
durdurdum zamanı, sensiz geçiyordu
beynime, paslı çivi saplanmış gibi
sözlerim kanıyor, ellerim titriyordu
atmıyordu nabzım, yaşıyorum kör kütük,
sarhoşu oluyorum galiba yalnızlığın
sabahları bir tokmak gibi dövünüyor…
zemheri ayazında kapım, örtülmüyordu
tozlu sehpalardan gülüyor, çerçeveler
silinmiş hatıralar hortluyor hadsiz,
ne kadar zehir varsa dudaklarımdan,
coştukça coşuyor içimde, dökülmüyordu
canlanıyor, annemin ördüğü yünden hırka
bir bana sarılıyor, bir sırdaşım oluyor
ağlaşıyoruz, seherlere değin yokluğunda
ıslanıyor elbiselerim, bana dokunmuyordu
bir arsız tahta kurusu, kemiriyor sandalyeni
her bir ısırığı, götürüyor anılarımızdan
aslında sadece sana benziyor, kızamıyorum
onlar sandalyemi, beni de sensizlik yiyordu.
ÖNDER ÖZKARAN
Original content here is published under these license terms: | X | |
License Type: | Read Only | |
License Abstract: | You may read the original content in the context in which it is published (at this web address). No other copying or use is permitted without written agreement from the author. |
2 Comments
ne desem boş, ne desem anlamsız..şiir hayatım, şiir dünyam gibi; anlatamam…
bir gölge gibi düştün peşime
sensizlik kadar karanlık sokakta
dışımda soğuk, yalnızlık içimde
bedenim yorgun, ruhum boşlukta
Önder Özkaran